Büyük Covid Sınıf Savaşları ve Yıkıcı Ekonomik Politikaların Mükemmel Bahanesi

Büyük Covid Sınıf Savaşları ve Yıkıcı Ekonomik Politikaların Mükemmel Bahanesi


 

Koronavirüs Çin’de ortaya çıkıp insanların bir anda yollarda düşüp öldüğünü, şehirlerin beton bloklarla kapatıldığını, Çin devletinin insanları zorla koronavirüs hastanelerine kapatıp ölüme terk ettiğini geçen yıl öğrendik. Çok değil 4 ay sonra Fahrettin Koca gözyaşları içinde Covid-19 sebebiyle bir hastayı kaybettiğimizi açıkladı ve hayatımıza “karantina”, “rakamlar”, “tablo”, "kısıtlama" gibi yeni kelimeler girdi. Maskesizlikten hastanelerde yaşanan tıbbi malzeme kıtlığına ekranlarda ve sosyal medyada onlarca kıyamet senaryosu dinledik. Tıbbi malzeme kıtlığı yaşanmadı ve maske artık bol ama evlerinde bir yıldır kapalı kalan milyonlarca insan var. Sadece Türkiye’de değil Dünya’nın her yerinde.

 

*Covid-19 Ülkemizde

 

Covid-19 salgınının yol açtığı en büyük sorun fakirleşme. Milyonlarca insan ya yoksulluğa düştü ya da eşiğinde. Küçük işletmeler artık ayakta kalabilme gücünden yoksun. Başlangıçta geçici zannettiğimiz iş kayıpları kalıcı hale gelmeye başladı, pandeminin ortasından beri işsizlik rakamları hızla artıyor. Türkiye’de yoksulluk sınırı hiç olmadığı kadar yüksek.

 

Temizlenmiş ve ölümsüz bir toplum hayalimiz, evin bir hapishane, arkadaşların ve ailenin sağlık açısından tehlike oluşturduğu bir dünya yarattı.

 

Bu durum Avrupa, Amerika ve Asya’da da farklı değil. Evsiz oranları tırmanırken işsizlik yükseliyor, yoksulluk sınırının altındaki insan sayısı artıyor. Aynı zamanda Trendyol, Wallmart, Amazon gibi online satış siteleri rekor satışlar bildirmeye devam ediyor. Mart ayından bu yana milyarderlerin karı toplamda 1 trilyon doları aştı. Alphabet, Amazon, Apple, Facebook ve Microsoft artık borsa toplam değerinin % 20'sini oluşturuyor. Teknoloji endüstrisi benzersiz bir zenginlik ve hakimiyet seviyesine ulaştı. 2017 yılından bu yana petrolden daha değerli olan verilerin ekonomik ayak izini genişletmesi bekleniyor.

 

Yoksullukla baş etmek mümkün mü?

 

Dünya genelinde yaşanan işsizlik, açlık, kurumsal çöküş ve sosyal bağların yok edilmesi bir virüsün belirtileri değildir. Sınıf savaşının dolaylı şiddetidir. Pandemi, modern insanlık tarihindeki en büyük yukarı yönlü servet transferi için uygun bir günah keçisi oldu. Bir halk sağlığı politikası bahanesi altında, seçkinler, gelecek nesillerden iyi çalışma koşullarını ve yaşam kalitesini çaldılar.

 

Kendisini Gerçekleştiren Bir Kehanet

 

Ölüm, hastalık ve salgın hastalıklar her zaman insan yaşamının bir parçası olmuştur ve her zaman da öyle olacaktır. Her yıl 2,8 milyon Amerikalı ölüyor ve dünya çapında 56 milyon insan ölüyor. Her yıl 1,3 milyon insan tüberkülozdan, 445.000'i sıtmadan ve 290.000-650.000'i gripten yaşamına veda ediyor. 1968'de, işletmelerin ve okulların açık kaldığı ve büyük etkinlikler düzenlendiği H2N3 grip salgınında 1-4 milyon kişi öldü.

 

Bu salgında dünya farklı bir yol izliyor malum. Rakamlar yükseldikçe evlere kapanıyor, düştükçe “yeni normal” kurallarıyla, ürkek adımlarla sokaklara çıkabiliyoruz. Ne zaman düşecek, ne zaman yükselecek bilmediğimiz rakamlar bizim sokakla ilişkimizi ve milyonlarca insanın para kazanıp kazanamayacağını belirliyor.

 

 

Bu eve kapanışlar dünya için yeni, belirsiz kapanışlar daha önce küresel ölçekte bir hastalık kontrol yöntemi olarak kullanılmamıştı. Bu deneysel kısıtlamalar, 2,2 milyon ABD ölümünü öngören, itibarını yitirmiş Imperial College Modeli  tarafından şekillendirildi. Virüs, özellikle 65 yaşın altındaki insanlar için düşük bir ölüm oranına sahip ve ABD'deki covid ölümlerinin % 94'ü komorbiditelerle meydana geldi. 65 yaş üstü insanlar evlerine kapanırken çalışanlar toplu taşıma ile sosyal mesafesiz bir şekilde işe gidip geldi ve çoğunlukla birlikte yaşadıkları 65 yaş üstü ebeveynlerinin yanına döndüler. En büyük kısıtlamada bile çaresizce kısıtlanamayan işçi sınıfı çalışmaya devam ederken işsiz kalan büyük bir grup yoksulluk sınırının altına düştü.

 

Kimler Evlerde?

 

 

Büyük kapanmalar, sokağa çıkma kısıtlamalarıyla birlikte geçtiğimiz Mart’tan bu yana çocuklar, gençlerin büyük bir kısmı ve 65 yaş üstü olarak ifade ettiğimiz yaşlılar evlerinde. Çocuklar eğitimden, sosyalleşme ortamından ve fiziksel hareket alanlarından mahrum. Çalışmak zorunda olan 65 yaş üstü birçok vatandaş erken emekliliğe zorlandı. Beyaz yakalılar evde çalışmak zorunda artık ama çalışanların yalnızca %40’ının evleri çalışma imkanına sahip. Çocukların geleceği, yaşlıların yaşama olanakları, gençlerin çalışma imkanları eve kapanmış durumda.  

 

 

Karanlık Çağlara Giriş

 

Hayatı yaşamaya değer kılan şeyleri geri kazanmak için sınırlı bir zaman penceremiz var: aile, toplum, kültürel miras, sosyal alan, kamu kurumları, ortak alanlar ve serbest dolaşım. Bu pencere hızla kapanıyor olabilir, ancak henüz tam olarak kapanmadı.

 

Solunum virüsünden çok daha karanlık bir şeyle karşı karşıyayız. Güvenlik bahanesiyle büyük bir hırsızlık yaşanıyor. Bu sadece çalışan insanların işlerinin, birikimlerinin ve mülklerinin çalınması değil, aynı zamanda anlamlı bir hayatın çalınmasıdır. Japonya'da, tek başına Ekim intiharları, ülkenin 2020 yılı Covid ölümlerini aştı. Kilitlenme, Birleşik Krallık'taki bir intihar yardım hattını arayanların% 80'i tarafından bildirildi. ABD'de genç yetişkinlerin yarısından fazlası depresyon belirtileri gösteriyor ve bunların 4'te 1'i intihar düşüncesini ifade ediyor. Aşırı dozlar 2019'a göre % 20 arttı. Türkiye’de intihar oranları her gün artıyor.

 

 

Bu neo-feodal distopinin yararlanıcıları mülkiyet sınıfı, teknoloji CEO'ları, yatırımcılar, STK'lar ve özel vakıflardır. İşçileri yoksullaştırmaları kasıtlıdır. IMF tarafından gelişmekte olan ülkelere sunulan Covid kredilerinin % 80'i, sağlık hizmetlerinde kesintiler ve kamu sektöründeki işlerin ortadan kaldırılması gibi kemer sıkma programları uygulayan hükümetlere bağlıydı. ABD'de en büyük 25 şirketten on yedisi bu yıl önceki yıllara göre 85 milyar dolar daha fazla kazanacak ve hissedarlar ödülleri alacak. Aynı dönemde Amerikalı işçiler 1.3 trilyon dolar kaybetti.

 

Covid sınıfı savaşın kalıntıları, onlarca yıl boyunca yaşamın her alanına dokunacak. Yetkililer, zorunlu aşılamalardan sonra bile sosyal mesafenin devam etmesi gerektiğini öne sürdüler. Maskeler hem fiziksel sağlığın hem de karşılıklı güvensizliğin güçlü bir sembolü haline geldi. Temizlenmiş ve ölümsüz bir toplum hayalimiz, evin bir hapishane, arkadaşların ve ailenin sağlık açısından tehlike oluşturduğu bir dünya yarattı.

 

 

Bu dünyada çocuklara, büyükanne ve büyükbabalarını sadece varolarak öldürdükleri söyleniyor. Şu anda, sosyal kredi, dokunulmazlık pasaportları, yalnızca kira ekonomisi, yapay zeka ve robotik genişlemesi, doğal kaynakların finansallaşması, artan kitle gözetimi, her şeyin uberizasyonu ve iklim için olduğu iddia edilen kilitlenmeleri içerebilecek kapsamlı değişikliklerin başlangıcındayız.

 

Hayatı yaşamaya değer kılan şeyleri geri kazanmak için sınırlı bir zaman penceremiz var: aile, toplum, kültürel miras, sosyal alan, kamu kurumları, ortak alanlar ve serbest dolaşım. Bu pencere hızla kapanıyor olabilir, ancak henüz tam olarak kapanmadı.

 

*Bu yazı Alex Gutentag tarafından The Bellows adlı web sitesinde yayınlanan şu yazıdan uyarlanmıştır. 

Bu yazıya ilk yorumu siz yazın.