Dün Gece Clubhouse'ta Ne Konuştuk? #1

Dün Gece Clubhouse'ta Ne Konuştuk? #1


 

Birkaç gündür Clubhouse’dayız. Akşamları. Çocukları uyutup, dinleyen ya da izleyen olmanın ötesine geçip seslenen olmak üzere. Sevdik mi sevmedik mi; henüz bir yargıya varmak için erken. Şu var ki raf boyarken, bulaşık makinasını boşaltırken, bir şeyler izlerken, çalışırken ya da bebek emzirip fısıldıyorken başka şeyler yapabilmek güzel.

 

Dün akşamki gündemimiz diğer odalarda konuşulanların kısa bir değerlendirmesi ile başladı. Yeni rakı reklamının, bir neslin çocukluğuna sinmiş “Üvey Baba, Lamia ve alkol kötüdür” mesajını nasıl akıllardan sildiğinden bahsettik. Herkesi etkilemiş bu reklam filmi. Başarısı, tanıttığı ürünün ötesinde markanın, büyük bir kitlenin mazisi ve kanalda bahsettiğimiz anlamıyla “eski Türkiyesi”ne dokunmasında saklı sanıyoruz. Bunlar aslında bizim sözlerimiz değil; filmi çeken ajansın kreatif direktörü Taylan Yapıcı, iki gündür Clubhouse’un çeşitli odalarında eleştirilere göğüs gerip, övgüleri memnuniyetle kabul etmekte; o söylüyor.

 

Herhangi bir bağlantıya ihtiyaç duymaksızın konu oradan, editörlerimizden Merve’nin robot süpürge almasına geliyor. Bir Karadeniz fıkrası anlatmak için gerekenler nasıl ki bir İngiliz, bir Alman ve Temel’se; robot süpürgeden bahsetmek için gerekenler de mevcut elimizde: ev işlerini kolaylaştırmak isteyen bir grup kadın ve gerçekten işe yarıyor mu acaba merakı. Hemen söyleyelim yarıyormuş. Bir süredir robot süpürgeyi kendi evinde deneyimleyen Hümeyra, tam bu anda konuşmacı olararak sohbete girdi ve tek kelime ile “ Alın” dedi. “Hatta annenize alın”.

 

Hümeyra bir başka seferinde şu hayati bilgiyi daire.iki okuyucularına vermişti: Sakın ola robot süpürgeye kinetik kum çektirmeyin, kafası karışıyor garibin.

 

Konu devam ederken 2-A sınıfı veli grubuna dönüşmüş olmanın hissi herkesi sarıyor. Neyse ki geçtiğimiz günlerde yazdığı “Azalan Dikkatlere Kısa Öyküler” yazısı ile daire.iki’ye merhaba diyen Nursena konuşmacı olarak sohbete giriyor ve birden nasıl olduğunu anlayamadığımız bir şekilde dil öğreniminden bahsetmeye başlıyoruz. Amerika’dan Zümrüt katılıyor, onu Esra takip ediyor, Gülay Rusça konuşuyor ve Clubhouse’daki odamız Birleşmiş Milletler komite toplantısına eviriliyor. Müthiş!

 

Dil öğrenimindeki zorluklar ve aksan meselesi ana başlığımız. Odayı açarken neyden bahsedeceğimizi hiç bilmiyor, eğer kimse gelmezse odanın adını “Odalarda Işıksızım” diye değiştiririz diye gülüyorduk. Ama insanlar geliyor. Anılarını anlatıyor, uçakta su’ya su diyemediği için morali bozulanlar, farklı aksanlarda “water” kelimesini duyarak İngilizcelerinin geldiği fevkalade noktayla dinleyenleri cesaretlendiriyor. Öğreniyoruz ki herkes biraz rezil olmuş, herkesin kafası bir noktada karışık. Rahatlıyoruz. Paylaştıkça hafifleyip, hafiften de duyduklarımızdan gaz alıyoruz. Yarın herkes bir İngilizce konuşma kursunun kapısını çalacak gibi, yapan olursa haber versin, bekliyoruz.

 

Bir şekilde zaman geçiyor. Hiç anlamadan. Su gibi. Dünyanın farklı noktalarından bir grup kadın omzuna hırkasını alıp, elinde anahtarı komşuya kaçar gibi bir araya geliyor, güzel oluyor. Biz bunu yaparız arada. Bir dahakine siz de gelin. O gecelik sessizce ayrılıyoruz. “Quietly”.

 

Bu yazıya ilk yorumu siz yazın.