Netflix’in Kondolaştırabildiklerinden misiniz Kondolaştıramadıklarından mı?

Netflix’in Kondolaştırabildiklerinden misiniz Kondolaştıramadıklarından mı?


2019 yılında internet şöhreti olduğunuzu anlamanızın yolu adınızın bir fiile dönüşmesi. Kondolomak mesela. Yabancılar arasında oldukça yoğun bir uygulama ama çok mantıklı. Kendi varlığınızı aşıp bir eyleme dönüşüyorsunuz artık. Siz de eğer evinizi kondoladıysanız ne demek istediğimizi daha iyi anlayabilirsiniz, Marie Kondo’nun ev ve eşyaları organize etme konusundaki sıra dışı fikirleri size kadar ulaşmış demektir. 

Marie Kondo bu kadar geniş kitlelere Netflix için hazırladığı belgeselle ulaşmış olsa da aslında daha öncesinde de kitap yazmış, YouTube videoları çekmiş ve bir de web sitesi var. KonMari Danışmanlık adı altında evinizi toplamak konusunda danışma hizmeti de veriyor, hem de artık kendi yetiştirdiği elemanları var. (Çok satan kitaplar listesine yukarıdan giren kitabı “Hayatı Sadeleştirmek’ı buradan alabilirsiniz).

Kondo için “toplamak” bıktırıcı bir işten hayatınızı değiştirecek bir araca dönüşüyor. Felsefesi derli toplu yaşamaktan biraz fazlası, hayatınızdaki bütün parçaları düzenlemek, sınıflandırmak ve parça bütün ilişkisi içinde düşünmeye dayanıyor. Yoksa hani Jetgillerdeki gibi her işe koşan bir temizlik robotunuz da olsa Kondo’ya göre yeterli değil. Bizzat eşyaya dokunmanız, hissetmeniz, eşyayla ilişkinizi düşünmeniz gerekiyor. Yoksa robotla ilişkiniz de bozulabilir, geceden fişe takmayı unutursunuz mesela. 

Eğer Netflix belgeselini izlerseniz bir insanın neden KonMari Method olarak bilinen bu sisteme hayran kalabileceğini anlayabilirsiniz. İyimser, pozitif ve resmen neşe saçan bir kadın Kondo, aurasından sezebiliyorsunuz bunu. Belgeselin dili de Kondo ile uyumlu, zaten çok sakin ve yatıştırıcı bir sesi var ve bu sesle anlattığı her ne ise peşine düşmeye hazır bulabiliyorsunuz kendinizi. Ama dahası, insanda karşılıklı oturup Kondo’nun düşünme yapısını didikleme isteği uyandırıyor. Kafanızda hayattan keyif almak, kapıp koyvermek, kendinizi akışa bırakmak gibi konularda bir sürü soru beliriyor. Sonuçta sadece market poşeti biriktirmiyoruz aynı zamanda duygusal yüklerimiz var, geçmişin tatlı sızıları var. Bu yüzden uzun süren Google araştırmaları ile Kondo’nun belki de verdiği en içten röportajı bulup sizler için çevirdik. Ve tabii ki vermekten en pişman olduğu şeyi de öğrendik. 

Bir şeyin size “gerçekten” keyif vereceğini nasıl bilebiliyorsunuz? 

Sahip olduğunuz ne varsa her bir parçayı ortaya döküp onlara dokunmak çok önemli. Sırtınızda ağır yükler taşırken hayattan keyif almak biraz zor, bu nedenle ben gerçekten sevdiğiniz bir parçayla işe başlamanızı öneriyorum. Favori eşyanızı elinizde tutarken hissettiğiniz duyguyu diğer nesneleri tutarken hissettiğinizle karşılaştırın. Bazen bir nesneye karşı daha dokunmadan neredeyse dürtüsel bir neşe hissedersiniz bazen de hayat boyu süreceğini bildiğiniz bir tür mutluluk. Bütün bunlar bir amaca hizmet ediyor. Önemli olan bu farkın bilincinde olmak. Bazı durumlarda bir eşya size anlık bir mutluluk vermez ama gelecekte vereceğini düşünürsünüz. Bazen danışanlarım bir nesneye dokunur ve anında güçlü bir neşe hissederler, gerçek sebebi de belirsizdir. Birkaç hafta ya da ay içinde bana o eşyanın kendileri için birdenbire hayati oluverdiğini haber verirler, hiç tahmin edebilecekleri bir şey değildir bu. Bu sürecin bir parçası da kendi hassasiyetinizi ve duygularınızı onurlandırıp hangi eşyaların uzun vadede işinize yarayacağına dair bir içgüdü geliştirmek. 

İnsanların evlerini düzenlerken yaptıkları en büyük hata nedir? 

Atılacak şeye fazlaca anlam yüklemek. Hayatlarını ne kadar küçültüp neleri çıkartmak istedikleri yerine hayatlarında kalmasını istedikleri şeylere ve değerli olanlara odaklanmaya çalışıyorlar. 

İnsanların evlerinde minimal yaşamla ilgili düşüncelerinizi değiştirecek kadar sizi şaşırtan bir deneyiminiz oldu mu?

Öncelikle parlayan keyif kavramının kişiden kişiye göre değiştiğini netleştirmek isterim. Minimal yaşamak birisine göre neşe verici olabilirken başkasına göre öyle olmayabilir. KonMari metodu öyle zannedilmesine rağmen minimal yaşamayı buyurmuyor. Danışanlarımla profesyonel temizlik yaparken benim zihnim de çok değişti bu bakımdan. İlk başladığımda toparlamanın herkese iyi geleceğini düşünüyordum, herkesi mutlu edeceğini zannediyordum. Ama artık biliyorum ki bazı insanlar böyle bir yolculuğa çıkmaya hazır değil ve onları zorlamak mutluluk getirmiyor. 

Hiç verdiğiniz için pişman olduğunuz bir şey oldu mu? 

Evet, küçük kardeşimin bana çocuklarımın yiyecekleri için verdiği mutfak makasını verdiğime pişmanım. Bir daha asla kullanmayacağımı düşündüğüm için başka bir anneye vermiştim. Ama şimdi çocuklarım büyüdükçe bıçaktan daha kullanışlı olacaklarını düşünüyorum. Bundan çıkarılacak ders: eğer bir şeyin fonksiyonundan emin değilseniz şöyle bir etraflıca düşünüp araştırma yapmakta fayda var. 

Peki bu pişmanlığı yaşayan bir danışanınız oldu mu? 

Bence herkesin vermekten pişman olduğu bir şey vardır. Bunun bir sürü sebebi olabilir, vermek kararını kendi duygularınıza danışmayı öğrenmeden önce almış olabilirsiniz ya da henüz kullanışlılığını fark etmemişsinizdir. Genellikle mutfak eşyaları gibi aletler hayatınızı kolaylaştırdığı ölçüde sizi mutlu eder. Ama pişman olmak da size bir şey öğreten deneyimlerdendir. Bu nedenle bir şeyden kurtulmak adına dürtüsel davranmaktan ya da sırf karar vermek zor geliyor diye öylece atmaktan kaçınmayı öneriyorum. Her bir eşyanın anlamını bulmak sabır ve bilgece düşünme alıştırması gerektiriyor. 

Tanıdıklarınız içinde yığınla eşyası olan ve bundan hiç de rahatsız olmayan birileri var mı? 

Evet öyle bir tanıdığım var. Bu iyi ya da kötü bir şey değil, farklı bir değer sistemini ve hassasiyeti gösteriyor sadece. Sahip olduklarına sıkı sıkıya tutunan ve asla vermek istemeyenlere önerim çekmecelerinizi doğru bir şekilde katlayarak düzenleyin ve nasıl hissettiğinize bir bakın. Düzenli bir alanının size yaşatacağı keyfe şaşırabilirsiniz. 

Sahip olunanların insanı ekonomik olarak güvende ve iyi hissettirdiği öğretiyse büyüyenlere öneriniz nedir? 

Kendinizi bir şeyleri vermeye zorlamanıza gerek yok. Amacınızı eşyaları azaltmak olarak belirlemeyin, düzenlemenin amacı bu değil. Düzenlemenin nihai amacı evinizde nasıl yaşamayı sevdiğinizi bulmak. İnsanların daha az olmasından hoşlandığı şey nedir ya da neyi artırmak isterler? Eşyayı mı mutluluğu mu? Önemli olan bunun cevabını bulmak. 

 

Bu yazıya ilk yorumu siz yazın.