Geçenlerde taciz ve şiddet konuşurken fark ettim bunu. Şarkılarda şiirlerde anlatılan aşk oldukça sorunlu. En popüler şarkılar taciz ya da şiddet içeriyor. Aslında sorun bireylerde değil. Sorun popüler kültüre dahi yansıyan kolektif bilinçaltında. O yüzden tacizi tartışırken, bunu bireysel olarak ele almak yerine kökten çözmeliyiz diye düşünüyorum. Türkçe pop şarkılarına bir daha dönüp bakmalıyız mesela; aslında biz ne söylüyoruz, konserlerde bas bas ne diye bağırıyoruz, kolektife nasıl dahil oluyoruz. Şarkı sözlerinde aşk diye anlatılan aşk mı beraberce bakalım. Şarkıları okuyalım.
Kuzu Kuzu – Tarkan
İşte kuzu kuzu geldim
Dilediğince kapandım dizlerine
Bu kez gururumu ateşe verdim de geldim
İster at ister öp beni ama önce dinle ve bak gözlerime
İnan
Bu defa
Anladım durumu tövbeler ettim
Tarkan’ın durumu anladığı yok. Bu aşk değil, bu “trauma bounding”. Bazen birine tutkuyla çekiliyorum zannedersiniz ama tutku sandığınız şey travmalarınızın size hatırlatılmasıdır. Bunu bilerek yapmazsınız ama bilinçaltınız sizin görmediğiniz işaretleri okur. Kendisine tanıdık olanı bulur. Önünüze koyar. Bu toksik bir ilişkidir ama siz taviz vererek sevgiye tutunmaya çalışırsınız Tarkan gibi. Ama paylaşılan bir kaç an da çok güzeldir bir yandan. Siz taviz verdikçe verirsiniz. O anların büyüsü, katlanma kapasitenizi artırdıkça artırır. Dizlerine kapandığınız biriyle zaten mutlu olamazsınız arkadaşlar. Olsa olsa unuttuğunuz travmalarınız size hatırlatılacak ve yüzleşmeniz gerekenlerle yüzleşmeniz için size fırsat sunulacaktır. O kadar. Mesela Tarkan’ın burada kendi standartlarını belirlemeyi ve kendine saygı duymayı öğrenmesi gerekiyor.
Kenan Doğulu - Kandırdım
Peşinden az koşmadım ki...
Ele güne rezil oldum.
Bir kere birinin peşinden koşmak başlı başına ne desem. Takıntı göstergesi. Siz yapıyorsanız sizin sınır çalışmanız gerekiyor, size yapılıyorsa ve hoşunuza gidiyorsa yine sınır çalışmanız gerekiyor. Koyulan sınırlara saygısız olmak hiçbir zaman romantik olmasın lütfen. Artık eşit ve saygılı olmak romantik olsun.
Kandırdım. Nazlı yari. Sonunda çılgın sözlerle
Kandırdım. Güzel gözlümü. Oyunlarla.
Bu da manipulasyon 101. Oyunlarla bir kadını kandırmanın hiçbir romantik yanı yok. Romantik değil, hoş değil, sevimli değil. Sadece Türkiye toplumunda ilişkilerin neden ve nasıl toksik olduğunu gösteren bir bilgi edinmiş oluyoruz.
Serdar Ortaç- Mesafe
Bir zamanlar sevdiğin aşkı bildiğin günler oldu mu
Bana güller verdiğin tatlı nameler gerçek oldu mu
Hiç yüzünden darılmak
Her güzel şeye alınmak
Bitik ve mutsuz anılmak
Alın yazımsa sildim çoktan
Peşimden gelirsen
Aşk için dilenirsen
Nerde yanlış bilirsen
Çözmeyi düşünürsen
Belki bir gün bulursun
Ama sen onu da unutursun
Bu müthiş bir parça gerçekten. Burada Serdar Ortaç bir şizofren. O yüzden şarkının içinde de her şey var. Belli bir analiz yapamıyorum. Ama gördüğünüz gibi bu kişi size asla huzur vermiyor. Kendi de mutlu olamıyor, sizi de mutlu edemiyor. Boş ver hak etmiyorsun diye başlayıp, geldim anlamıyor diye bitiyor. Kısacası uzak durun kızlar bu adamdan size fayda yok.
Göksel- Sen Orda Yoksun
Siyah beyaz bir adamdı
Hayalimdeki resim
Kadehimi fırlattım yüzüne
Kızgınım hiç bilmeyişine gelmeyişine hissetmeyişine
Sen orda yoksun
Çağırdığımda
Ruhumun kara boşluğunda
Sen orda yoksun
Aslında bu şarkıda Göksel’de bir sorun yok. Göksel burada narsizm mağduru. Gayet sorunu da çözmüş kafasında. Sevmeye çalıştığı adam narsist. Ve narsistler aslında yoktur. Vaatlerden oluşan parlak bir ambalajları vardır yalnızca. Hayalinizde çok hoş bir resimdir o. Ama hevesle o paketi açtıkça karanlık boşluklardan başka bir şey bulamazsınız. Narsist bilir gibi görünür bilmez, gelir gibi yapar gelmez, hissettiğini söyler hissetmez. Daha sonra Aşkın Yalanmış’da da detaylarıyla açıklıyor Göksel bu durumu. Hepsinin rüya olduğunu ne kadar erken fark etseniz o kadar iyi. Bir de zaten sağlıklı insanlar süslü ambalajlara ihtiyaç duymuyor, sizi göklere çıkarmaya gerek duymuyor, love-bombing yapmıyor.
Biraz da sağlıklı olanlara bakalım...
Nil – Kanatlarım Var Ruhumda
Geçmişe gitmem küsüm gözyaşlarımla
Daha mutluyum ben hatalarımla
Karanlıkta yanabilirim
Boşlukta durabilirim
Düşmem ben kanatlarım var ruhumda
Geldiğim gibi gidebilirim
Aştan vazgeçebilirim
Zincir yok ki benim boynumda
Hiç kimse vazgeçilmez değildir arkadaşlar. Öyle sonsuza dek bir akıntıya kapılıp gitmek zorunda değilsiniz. Evet aşk bilinçli zihinde değil bilinçaltında gerçekleşen bir şey. Dolayısıyla orada kontrolümüz olmadığı doğru. Kime ne zaman aşık olacağımızı seçemiyoruz. Bilinçaltı kafasına göre takılıyor. Ama Psikolog Filiz Kaya Ataklı’ya göre uzun vadede siz bilinçaltınızı değiştirebiliyor ve çekileceği yerleri yönlendirebiliyorsunuz. Dolayısıyla Nil doğru söylüyor. Aslında hiçbir koşulda boynumuzda zincir yok. Tarkan’ın Kuzu Kuzu’sundan, Göksel’in Sen Orda Yoksun’una, oradan da Nil’in Kanatlarım Var Ruhumda’sına geçebiliyoruz. İnsan zeki bir varlık. Bilinçaltı, limbik sistem, travmalar, mızmız çocuk iç sesi, kuralcı ebeveyn iç sesi falan hepsinin üstünde hepsini birden algılayabilen, analiz edebilen, orkestra şefi gibi yönetebilen bir üst bilincimiz de var. Onu dinleyin pişman olmazsınız.
Not: Bu yazı profesyonel yardım, teşhis, bilimsel bilgi içermemektedir. Eğlence ve biraz da eleştirel düşünce uyandırmak amacıyla yazılmıştır. Yazar bir psikolog değildir. Pek yakında çalışmalarını kitaplaştırmayı düşünmüyor, biraz da dizi izleyip dizi ilişkilerine odaklanmayı planlıyor.