Neoliberalizm

Neoliberalizm #101


daire.iki’nin #101 yazılarının ilkine hoş geldiniz. Bu yazılar her gün sık sık duyduğumuz ancak bazen kaynağını, yer yer neyi ifade ettiğini, hatta bazen anlamını dahi bilmediğimiz kavramlar üzerine eğilecek. Artık herkes tartışma programlarında kullanılan kavramları net olarak bilecek, hakaret mi iltifat mı anlayacak, hiç endişelenmeden muhatabını kavramlara boğabilecek, ortamlarda, ClubHouse'larda söz alırken iki defa düşünmeyecek. Kısacası #daire101 elitlerin, entellerin, nobranların, monşerlerin tahtını sarsacak, isteyen evinde kendi imkanlarıyla sırça köşk inşa edebilecek.

 

Herkes harcını, taşını, zihnini hazırladıysa Neoliberalizmle başlıyoruz.

İlk bilmemiz gereken, çoğumuzun sahip olduğu bir bilgi, Liberal özgür demek. Bu bilgiyi cebimize koyup devam edelim…

 

Neoliberalizm ve öncesinde liberalizm insanlık tarihini ikiye bölen güçlü kavramlardan birisi. İnsan iradesine, aklına, yetkisine ve öğrenme yeteneğine büyük bir güvenin sonucu olarak ortaya çıkan Neoliberalizm, insanın insana yaptığı büyük zulümlerin de kaynağı. Özgürlükler zulümle yan yana ancak burjuva ekonomisinde, sınırsız özgürlüklerde, sınırları belirsiz dünyada birleşebilirdi ancak.

 

Kelimenin kökeni büyük Aydınlanma’ya dayanıyor. Aydınlanma’nın insana odaklanan, insan özgürlüğünün siyasal, politik, kültürel ve toplumsal sınırlarını ortadan kaldırmaya yönelik temel felsefesi ekonomi ve politik alanda Liberalizmi doğurdu. Kısacası “laissez-faire, laissez-passer”; “Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler” olarak özetlenen Liberalizm o güne kadar yalnızca mülkiyet hakkına sahip olan bireyin toplumsal ve ekonomik alanda farklı haklar da sahibi olmasını öngörüyordu.

Kısacası; Liberalizm 101 için anahtar kelimelerimiz; özne, serbest Pazar, özgür ticaret, gücü sınırlandırılmış hükümet (buna erk de diyebiliriz), ifade ve vicdan özgürlüğü (TR televizyonlarının favori kelimesi) basın özgürlüğü (bu konulara girmiyoruz).

 

Liberalizmler hep bir devrimlerle, başkaldırılarla anılır; Amerikan İç Savaş sonrası yaşanan devrim, Fransız İhtilali, Büyük İngiliz Devrimi gibi. Bu noktada bilmemiz gereken düşünürlerin başında John Locke geliyor, meşhur “insan zihni tabula rasadır” diyen, aklımızın doğuştan reklam çarşafı gibi bembeyaz – bomboş olduğunu iddia eden filozof. Locke’un önermesi şuydu; “bütün öğrenmelerimiz sonradan, deneyimlerimizle gelir ve bu nedenle değişkenlik gösterebilir. O halde, insan aklına hükmedecek tek şey aklın kendisidir çünkü bütün dogmalar ve otoriter yönetimlerden kurtulmak gerekir.” Koskoca Locke’u bu şekilde özetleyerek harcamak doğru olmaz, şurada daha detaylı yazılar bulabilirsiniz.

 

 

Liberalizmden Neoliberalizme 

 

Neoliberalizm liberalizmden beslenen ekonomik bir kavram. Liberalizm bireysel özgürlüğe odaklanırken neoliberalizm serbest Pazar ekonomisine ilişkin bir kavramdır. Aydınlanma’nın özbeöz evladı, sarı saçlı mavi gözlü yavrusu Liberalizm, 20. yüzyılın arifesinde, kulağında kulaklığıyla sahilde paten kayan Adidas’lı genç "Neoliberalizm"i doğurdu.

Neoliberalizm kökeninde daha az devlet müdahalesi, daha çok özgürlük ve serbesiyet arzular. Ve tam da karşısında kim durur? Evet, bildiniz, sosyalizm. Çünkü bireyler kendilerini özgür bir ortamda işverenlere, sermaye sahiplerine koruyacak kadar güçlü değildir, dolayısıyla bir yönetim erkinin -mesela devletin- sermaye karşısında bireyi koruması gerekir -mesela sigortayı zorunlu kılması, hastalık iznini hak sayması gibi-.

 

 

Neoliberalizm özünde minicik küçücük bir hükümet arzular, öyle ki yalnızca özel mülkiyeti korumakla görevli hale gelir. Temelde yasa yalnızca mülkiyeti korur, devletin tatlı polisleri de ancak ve ancak bunun için çalışır.

 

Thomas Hayek, Milton Friedman gibi isimlerle birlikte anılan Neoliberalizm yeni bir liberalizmdir, küreselleşen dünyada, Amerika’da bir şirketin Çin’de işçi çalıştırmasını mübah kılar.

 

Terimi ilk kullanan Walter Lippman 1933’de kullandı ve geldiğimiz noktada her alanda sıklıkla tartışılmasına sebep oldu. Bugün, sanat üretiminden kültür endüstrisine, neden yalnızca paranın temel değer olduğunu sorgularken, sürekli sosyal medya fenomenlerinin neden bu kadar çok kazandığından şikayetlenirken aslında Neoliberal ekonomiden şikayet ediyoruz. Arz yaratılmış, talep görmüş ve devlet bu konuda hiçbir şey yapamıyor, bu alana müdahale edemiyor.

 

Eğer konu ilgimi çekti derseniz, burada derin okumalar yapabileceğiniz iyi bir kitap listesi var.

Dahası Truman Show’dan başlayarak sinema tarihinin her noktasında bulabileceğimiz ince Neoliberalizm eleştirileri listesi de bu linkte. Keyifli izlemeler, okumalar, izlerken daire.iki spotify dinlemeler.

Bu yazıya ilk yorumu siz yazın.