Gardırop Detoksuna Giden 10 Kısa Yol

Gardırop Detoksuna Giden 10 Kısa Yol


 

Yeni yıl kararlarını ıskalamış olanlar için bir nevi telafi sınavı olan bahar mevsimi, geldi çattı. Kimine göre köklü yer değişikliklerinin kimine göre ise yalnızca sıcak havanın habercisi olan bu aylar, ruhsal ve fiziksel arınma için en ideal zamanlar. Bu bahar, her şeyin tozunu alıp geri yerine koymaktansa, gardırobunuzdaki zayıf halkaları belirlemek iyi bir karar değişikliği olabilir. Bunun için reçete: Gardırop detoksu.

 

Meşhur dikey dizme tekniğinin kâşifi Marie Kondo’nun iddiasına göre; insanlar ev toplama sürecinde kilo veriyor ya da karınlarının şekillendiğini hissediyorlarmış. Evet, kabul. Bu sözler ilk bakışta acemi bir reklam yazarının elinden çıkmış gibi duruyor. Fakat bir giysi dağının ortadan kaldırılması ile oluşan hazzı ya da birkaç kıyafet cebinden çıkan ufak ganimetin sevincini kimse inkâr edemez. Öyleyse at-ver-tut süreci başlasın.

1- Giysi Dağını Aşmaya Hazırlanın

Kararınızı verdiniz, fazlalıklardan kurtuluyoruz! Bu aşamada yapılacak ilk şey dolap kapakları arasında köşe kapmaca oynamak değil: Her şeyi olduğu gibi dışarı çıkarmak. Vakit, aylar süren aramalar sonucunda bulunamayıp yenisini aldığımız tişörtlerle yüzleşme vakti. Birbirine benzer giysilerin sobelendiği, unutulan parçaların muhabbetle yad edildiği o ilk dakikalar… Yeni bir şeye sahip olmanın hazzını bedavaya yaşatan anlar muhtemelen bu işe dair hevesinizi arttıracaktır. Ama ya sonrası? Vedalar?

 

2- Emin Misiniz? Son Kararınız mı?

Acımasız gerçeklerle yüzleşerek kıyafet ve aksesuara dair tüm mal varlığımızı gözler önüne serdik. Bu kısım tamam. Şimdi sırada cevaplanmayı bekleyen bazı sorular var. Öncelikle her giysinin fiziki durumunu gözden geçirmekte fayda var. Yıpranmış mı? Lekeli mi? Yoksa gayet iyi durumda olmasına karşın bir türlü giyilememesi konusunda şaibeli mi? Bu gibi soruları kendinize yöneltip alınacak objektif cevaplara göre at-ver-tut kararlarını vermek eleme sürecinizin ilk adımını oluşturacak.

 

3- Sorun İstifçilikse Çare TLC

Soruları sorduk ve problemli olanları kenara ayırdık. Şimdi, yıpranmış olanlar için bağışlanacak durumda mı yoksa tek çözüm geri dönüşüm mü, kararını vermek gerek. Bu noktada asla bir karınca istifçiliği yapmayın. Unutmayın ki, evinizi kendiniz boyarken giymeyi hayal ettiğiniz bir pantolona belki de bir daha hiç elinizi sürmeyeceksiniz. Bir gün giyerim diye bekletilen şeyler için o günün gelme ihtimalini yeniden gözden geçirmeyi deneyin.

 

4- Burası Gardırop, Burada Duygusallığa Yer Yok

O sweatshirt’ü Erasmus zamanında almıştınız ve sizin için anlamı büyük. Bunu anlayabiliyoruz fakat mananın ötesinde kıyafetiniz şu anki halinizden beden olarak farklı, tarz olarak ayrı ve durum olarak eskiyse, bir haberimiz var: Bu bir veda sinyali. Evet, çoğu zaman kıyafetlerle duygusal bir bağ kuruyoruz. Bu bilindik bir durum. Fakat nasıl ki ilkokul mezuniyet fotoğrafı salonumuzu renklendirmiyor ya da hatıra fincanlar günlüklerin yanında yer almıyorsa, özel bir anlam taşıyan giysilerin de gardırop içerisinde yer almasına gerek yok. Dolaplar, kullanılan kıyafetler için. Aksi takdirde var olduğunu sandığımız pek çok şeyin gerçekte ihtiyaç olduğunu fark etmek zor olacaktır. Nihayetinde hatıraların paçasını kıvıramaz ya da yakalarını kaldıramazsınız. Değil mi?

 

5- O Eski Halinden Eser Yok Şimdi

Ergenlikte 40 beden altında bir şey giyebilmek mümkün değilken; evlenirken herkesin 48 ya da 49 kilo olması yazısız toplum kurallarının en yaygın olanı muhtemelen. Bu kritik dönemlerden kalma bir kıyafetle detoks sürecinde karşılaştığınızda; “Bir gün zayıflarım.” ya da “Hiç kilo almayacak mıyım canım? Bunun hamileliği var.” diye düşünüyorsanız, durun! Bu böyle olmaz. Bugüne kadar kıyafetlerin iştah kesme ya da açma özelliğine dair hiçbir bilimsel bulgu ortaya koymadı bilim adamları zira.  Bu bir işaret değil mi sizce de? O size ait olmayan bedendeki kıyafetin gitme vakti geldi de geçiyor bile. Siz artık o değilsiniz. Öyle olmak zorunda da değilsiniz. Ferahlayalım.

 

6- 0 Km Bayandan Pazarlıksız

Telefona bir indirim mesajı gelir. Ya da bir tabela insanın aklını sinsice çeler. %50-70 indirimler havalarda uçuşur. O uçuşma esnasında bir şey gözünüze çarpar. İhtiyaç? Değildir. Size uygun? Değildir. Mevsimi? Değildir. Ama indirimin derecesini gösterircesine üst üste basılmış etiketlerin cazibesine kapılarak onu satın alırsınız. Hem de uzun ince bir kuyruk bekleyerek. Bu hikayenin sonu çoğu kez etiketi dahi sökülmeden dolapta bekleyen bir hüsran olur. Peki bunları gerçekten giyecek miydiniz ya da önümüzdeki 3 ay içerisinde hangi planınıza onları dahil etmeyi düşündünüz? Eğer cevap sessizlikse, toplayın onları, yeni sahiplerine gidiyorlar.

 

7- Terzi Değilseniz Söküğünüzü Dikin

Bir pantolonun düğmesinin kopması onun varlığına halel getirmez. -Sözde- Gerçekte ise o düğme dikilmediği sürece öyle bir pantolon yoktur. Bu durumda sökükleri ve kopukları elinize alın ya da bir terzi marifetine bırakın onları. Sizinle kalsınlar ya da gitsinler bütün kıyafetlerinizi ihtiyacı varsa ufak tadilatlardan geçirin ve yenileyin.

 

8- Bit Pazarına Değil Aplikasyona Yağan Nur

Artık sona yaklaşıyoruz. Elemeleri yaptıktan sonra dokunulmazlığa hak kazananlar dolaba geri giriyor. Peki ya dışarıda kalanlar? Hala kullanılabilecek durumda olanlar için en iyi cevap 2. el satış uygulamalarında saklı. Dolap, Gardrops ya da ModaCruz gibi güvenilir websiteler vasıtasıyla, kullanmadığınız giysilerinizi elden çıkarabilir ve bu sayede kazanç sağlayabilirsiniz. Bunun dışında yardım kuruluşları ve derneklere ihtiyaç sahipleri için giysi bağışlamak ya da birçok belediyenin tanzim ettiği giysi kumbaralarını kullanmak da alternatifler arasında yer alıyor.

 

9- Çıkarılacak Dersleri Yazalım

Kalan sağlarla devam edecek olan gardırop yolculuğunda, gidenlerin ardından ufak bir muhakeme yapma zamanı şimdi. Burada yıpranma ya da beden uyuşmazlığı dışında vazgeçtiklerimize yakından bakmak gerek. Neden artık onlara sahip olmak istemiyoruz? Tekrar benzer bir parçayı görsek yine alır mıyız? Cevaplanması gereken bu tarz soruların yanıtlarını tekrar benzer bir döngüye girmemek için alışveriş esnasında hatırlamak gerek.

 

10- Mevsimsel Vedalar

Son olarak detoks kararını aldığınız mevsime göre kıyafetlerinizi ayırmalısınız. Şayet bir giyinme odanız varsa tüm kıyafetlerinizin bir arada olması fonksiyoneldir. Fakat bir dolap içerisinde yazlık ve kışlık giysilerin bir arada olması kırmızı bir kazağın, kırmızı bir tişört ihtiyacını perdelemesine sebep olacaktır. Aynı zamanda yaz boyunca size bakan eldiven, kazak ya da yünlü hırkalar dolabınızda sevimsiz bir görüntüye neden olur. Mevsime uygun net varlık tespiti için, geleneksel yöntem yazlık-kışlık sistemi en iyisidir.

 

Bonus 1: Bütün askılarınızın aynı model ya da renk olması dolaptaki görünümü estetik ve yalın bir hale sokacaktır. Ama bunun ötesinde askılarınızı aynı yönde yerleştirmek ve giyilen giysileri öncekinin aksi yönünde geri asmak, uzun süre giyilmeyen kıyafetlerin takibini yapmak için iyi bir yöntemdir. 1 senenin sonunda ilk asıldığı gibi kalanlar için veda çanları çalmaya başlayabilir.

 

Bonus 2: Temiz ayakkabı, parfüm ya da çanta kutularını aksesuarları düzenlemek ya da parçalı giysileri bir arada saklamak için kullanmak ekonomik bir organizasyon yöntemidir. Yapı marketlerden ya da Ikea’dan alınabilecek şeffaf kutular da elbet bir seçenek olabileceği gibi kendin yap projeleri ile de evdeki kutuları işlevsel hale getirmek mümkün.

 

Genellikle at-ver-tut kararları dışarıdan bakıldığında mantıksal bir eylemmiş gibi gözükür. Oysa basit bir tişört bile biz farkına varamadan anı biriktirmektedir cebinde. O nedenle bir giysi, detoks radarına takıldığında; vazgeçmeden ya da işlevini sorgulamadan önce ondaki yüklerini boşaltmak gerekir. Bu gibi durumlarda zihni hazırlamak ve fiziksel arınmanın çok daha iyi hissettireceği telkinlere kulak vermek gerek.  Sevilen ve kullanılan parçalar bu tarafa. Gerisinin yeni sahiplerine uğur getirmesi ya da bambaşka bir tekstil reenkarnasyonu ile yeniden üretilmesi temennisiyle.

 

 

2 yorum

  • profil
  • profil

Yorum Yaz